Son yıllarda pazarlama ve iletişim dünyası büyük bir dönüşüm yaşıyor ve bu değişimin ardında yatan kilit kavramlardan biri de “şeffaflık”. Artık tüketicilerin bilgiye erişim olanağı çok daha geniş olduğundan, markalardan daha fazla dürüstlük, şeffaflık ve dolayısıyla güven duygusu bekliyorlar. Aslında bu durum da alışılagelmiş geleneksel pazarlama stratejilerini yumuşak bir geçişle değiştiriyor ve markaları da özgünlük, farklılaşma ve bireysellik üzerine odaklanmaya çağırıyor. Özgün gerçekleşen tüm çalışmalar, sağladıkları ayrıştırıcı etkiyle, şeffaf iletişim çağında büyük bir ilgi ve dikkat celbediyor.
Özgünlük, her daim pazarlama ve iletişim dünyasının kritik bir unsuru olmuştur. Ancak günümüzde, iletişim çağında, bu daha da önemli hale geldi. Her gün milyonlarca mesajla bombardıman altında olan tüketiciler, gerçekten özgün ve bireysel olanı fark etmekte daha zorlanır hale geldiler. Bu noktada, markaların klişeleşmiş, standart pazarlama taktikleri yerine, niş yaklaşımlarla öne çıkması kaçınılmaz hale geliyor.
Pazarlama İletişimi stratejilerinin özgünlüğü, bir işin markalaşma sürecinde belirleyici bir faktör. Ayrıca artık tüketicilerin de kendilerine sunulan ürün ve hizmet arasında nitelik ve özellik farkı arayışında oldukları da aşikâr. Öyle ki; bireysel tercihlerini karşılayan, ihtiyaca cevap veren ve tabii ki onlara özel bir deneyim sunan ürün ve hizmete ilgi gösteriyorlar. Bunun da en çarpıcı getirisi; pazarlama iletişimi ve süreçlerinde odağı “özgün” işlere kayması oldu. Tüketicilerin beklentilerini karşılayacak şekilde, daha kişisel ve benzersiz bir yaklaşımı benimsemek, markaların rekabet edebilmesi ve tüketici nezdinde ayrışabilmesi açısından çok önemli bir rol oynuyor.
Şeffaflık döneminde, özgün işler sadece bir ayrım unsuru değil, aynı zamanda güven ve önemli ölçüde marka sadakati da sağlıyor. Bir marka, kendine özgü değerlerini net bir şekilde ortaya koyarak hedef kitlesinin güvenini de bir o kadar kazanıyor. Tüketiciler ise, bu şeffaflık çağındaki bilgiye erişimleri sayesinde, markaların nasıl değerler taşıdığını kolaylıkla öğrenebiliyorlar. Bu nedenle, çağımızda markaların içtenlikle hareket etmesi ve özgün, yani daha önce herhangi bir örneği gerçekleşmemiş ve markaya has “niş” işler ortaya koyması hayati önem taşıyor diyebilirim.
Özgünlük aynı zamanda markaların; talep ve beklentilerin arttığı bir pazarda fark edilebilirliğini sağlamakla birlikte günümüz; iletişim çağında bulunan çeşitli kanal ve platformların yer alması da bu ayrışmayı da ön plana çıkaran mecralar oluyor. Markalar bu kanallar sayesinde müşterilerine direkt olarak ulaşabiliyor ancak rekabetin yoğun olduğu bir pazarda dikkat çekmek de oldukça zorlaşıyor tabii. İşte bu noktada, insanların kendilerine özel hissettiği, onlara özgün deneyimler sunulan işler, tüketicilerin dikkatini çekme ve markaların akılda kalıcı olma şansını artırıyor. Önemli olan da rutinden çıkıp, özgün ve belki de aykırı işlerle akılda kalmak. Seth Godin’in çok sevdiğim, yol gösterici ve çok kıymetli kitabı “Mor İnek”te değindiği gibi; “Farklı olan bir şey konuşulmaya değerdir. Dikkate değerdir. İstisnadır. Yenidir. O bir Mor İnek’tir. Sıkıcı bir şeyse fark edilemez. Çünkü o, kahverengi inektir.”
Özgünlük “niş” olmak derken bu durum, markalar arasında da ayrıştırıcı bir rol oynar zira benzer ürünlere sahip onlarca farklı marka arasında, tüketicilerin tercihini belirleyen şey genellikle markanın kendine özgü kişiliği ve hikayesidir. Bir örnek vermem gerekirse; Gömeç, Balıkesir’de üretim yapan Asiltane Zeytinyağları, 2019’dan bu yana gerçekleştirdiği; Türkiye’de başka bir muadili olmayan ve bir AR-GE çalışması niteliği taşıyan Asiltane Limited Özel Hasat Zeytinyağı ile sektörde dikkat çekiyor. Bu özel ürünün hasat ve üretimi; 30 Ağustos – 30 Eylül tarihleri arasında ve “noter huzurunda” gerçekleştiriliyor. En kısa 128, en uzun 164 dakika aralığında hasat edilerek; üretilip şişeleniyor. Güven Asa Üretim Tesisi’nde sınırlı sayıda üretimi yapılan bu özel ve niş (noter taktikli) ürün, içinde barındırdığı yüksek polifenol miktarı ile çok düşük asit oranı sayesinde adeta bir antioksidan deposu niteliğinde. Öte yandan, bu ürün, 2022’de düzenlenen Uluslararası SIAL PARIS Gıda Fuarı’nda; SIAL PARIS jürisi tarafından, 2022 yılında “İnovatif Ürün” olarak seçildi.
İşte bu ayrıştırıcı çalışmalar; adeta kişinin parmak izi kadar bulunmaz ve değerli olup, tüketicinin gönlünde taht kurarken, satın alma davranışını olumlu yönde etkiliyor. Zira kanıtlı ve belgeli bir şekilde güven telkin ediyor marka. Bu nedenle, markalar ve iletişimciler için öncelik, markalarını gerçekten benzersiz kılan unsurları bulmak ve vurgulamaktır. Bu, markanın rekabet avantajını artırır ve tüketicilerin dikkatini çekmek için kritik öneme sahiptir. Şeffaflık çağı dediğimiz bu çağda pazarlama, aynı zamanda şirketlerin dürüstlük ve şeffaflık üzerine odaklanmasını gerektiriyor. Tüketiciler; örnekte de olduğu gibi, artık markalardan gizli ajandalar ve yanıltıcı reklamcılık içerikleri yerine, açık ve doğru bir iletişim bekliyor.
Özgünlüğün gücü, aynı zamanda marka sadakati ve müşteri memnuniyeti üzerinde de etkili olur. Tüketicilerin sürekli olarak benzersiz ve özgün deneyimler yaşama isteği, onları markalarına bağlı kılıyor aslında. Bu bağlılık da onların tekrar tekrar aynı markayı tercih etmelerini sağlıyor. Dolayısıyla, özgün ve niş işler, sadakat ve memnuniyet sağlama konusunda markalar için güçlü bir araç niteliğinde. Yani işin özü, içinde bulunduğumuz bu şeffaflık çağında pazarlama stratejileri, özgünlüğün, niş işlerin ve güven telkin eden bir marka arketipinin gücünü keşfetmek zorunda. Tüketicilerin bilgiye kolay erişimi, özgün ve bireysel işlerin ne kadar önemli olduğunu açıkça ortaya koyuyor. İletişim çağında, özgünlük markaların ayrıştırıcı bir faktör haline gelmesi ile birlikte kendine has ayrıştırıcı işler, markaların dikkat çekmesini, tüketici güvenini kazanmasını ve müşteri sadakati oluşturmasını da beraberinde getiriyor. Yanı sıra, markaların rekabet avantajını artırırken, tüketicilerle daha derin ve anlamlı ilişkiler kurmalarını da sağlıyor. Bu nedenle, şeffaflık çağında pazarlama stratejilerinde özgünlüğün ve bireyselliğin önemini göz ardı etmemek, markaların başarısı için hayati önem taşıyor. Diyeceğim o ki; geleceğin başarılı markaları, şeffaflık ve özgünlük ilkelerine dayanan bir yaklaşımı benimseyenler olacak.